11 Ocak 2014 Cumartesi
HSYK Göbekten Adalet Bakanlığı'na Bağlanıyor

Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısının değiştirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, yeni bir kanun teklifi verildi. Verilen kanun teklifiyle yapılmak istenen, HSYK’nın tamamen Adalet Bakanlığı'na bağlamaktır.

Yürütme yargı üzerinde etkin bir şekilde denetim kurmak için Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren, yapılar oluşturuldu. Cumhuriyet döneminin ilk yargı denetimini sağlayan yapı, 1924 tarihli 169 Sayılı Kanun'la kuruldu. Buna göre, hakim ve savcıların tayin, terfi işleri, Adalet Bakanlığı'na bağlıydı.

Adalet bakanı, bütün hakim ve savcılar üzerinde denetleme yetkisine sahipti. Adalet bakanı, yargı faaliyetini ilgilendiren konularda, hakimlerden sözlü açıklama isteme, bilgi alma ve soru sorma konusunda yetkiliydi. Adalet bakanı, istediği hakimler hakkında soruşturma açma ve ceza kovuşturması yapılmasına karar verme yetkisine sahipti. Hakimler adalet bakanı için sıradan birer memurdu. Bu uygulama, 1961'e kadar böyle devam etti.

1961 Anayasası ile yargı yönetimi ilk kez “Yüksek Hakimler Kurulu” ile “Yüksek Savcılar Kurulu” olarak iki bağımsız şeklinde oluşturuldu. Yüksek Hakimler Kurulu, 18 asli üyesi olan ve bu üyelerin hepsi de yüksek yargıçlardan oluşan bir kurumdu. Adalet bakanı, toplantılara katılıyordu. Ancak oy kullanma yetkisi yoktu.

Yüksek Savcılar Kurulu'nun yapısı ise adalet bakanının başkanlığında, cumhuriyet başsavcısı, Adalet Bakanlığı müsteşarı, Adalet Bakanlığı özlük işleri genel müdürü ve Yargıtay'dan gelen üç üyeden oluşmaktaydı. Yüksek Savcılar Kurulu'nda, Adalet Bakanlığı'nın etkinliği daha fazlaydı.

1980 darbesi ile bu kurul ortadan kaldırıldı. Hakimler ve Savcılar Kurulu tek bir çatı altında toplandı ve eski kurullar yerine, 1982 Anayasası ile "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu" getirildi. 1982 Anayasa'nın 159. maddesinde kurul başkanı, Adalet Bakanı olarak belirlenmiş ve Adalet Bakanlığı müsteşarı kurulun tabi üyesi, kurulun 3 üyesi Yargıtay'dan, 2 üyesi de Danıştay’dan olmak üzere 7 üyeden oluşuyordu.

1982 Anayasası ile oluşturulan kurulun HSYK'nun, özel sekreteryası (genel sekreterliği), özerk bütçesi, idari personeli olmadığı için özerk bir yapı olarak hiçbir zaman kabul edilmedi. Özel sekretaryasının olmaması, Adalet Bakanlığı müsteşarı olmadan kurulun toplanamaması ve kurulun başkanının adalet bakanı olması, kurulun bağımsızlığı konusundaki en büyük engel olarak görüldüğü için eleştiri konusu yapılıyordu.

Avrupa Birliği, her yıl düzenli olarak yayınladığı ilerleme raporlarında, yargı başlığı altında HSYK'nun yapısını eleştiriyor. Adalet bakanının kurulun başkanı olması, müsteşarın kurulda bulunması yargı bağımsızlığı önündeki en büyük engel olarak gösteriyor. Yürütmenin kurul üzerindeki hakimiyetinin kaldırılmasını istiyordu. 2010 yılındaki Anayasa değişikliği referandumu, yargının, yürütmenin kontrolünden kurtarılacağı propagandası ile kamuoyuna sunulmuştu.

Yetmez Ama Evet HSYK’sı

2010 yılında yapılan Anayasa referandumuyla kurulun yapısı değiştirildi. HSYK’nun yapısı, daha demokratik ve geniş tabanlı temsil esasına dayalı bir kurula dönüştü. Kurulun başkanı olarak adalet bakanının kalması, Adalet Bakanlığı müsteşarının tabi üye olarak yer almasını yargı bağımsızlığı adına eksiklik olarak görüp eleştirsekte. Yine de önceki kurul yapısından demokratik ve meşruiyeti daha yüksek, geniş tabanlı temsil esasına dayalı bir yapı olması nedeniyle yeni HSYK'nu, yargı bağımsızlığı adına kazanım olarak kabul ediyorduk.

Yeni kurul, tamamen Adalet Bakanlığı dışında, kendi sekreteryası olan, kendi teftiş kurulu olan ve idari mekanizması, Adalet Bakanlığın'dan bağımsız olarak çalışan yapı olmasına rağmen sırf başkanının adalet bakanı olması nedeniyle Avrupa Birliği tarafından eleştirildi. Avrupa Birliği'ne göre bağımsız yargıya ulaşmak için yürütme, HSYK’nun içinde yer almamalıdır. Mevcut durum, yargı bağımsızlığı için yeterli sayılmazken HSYK’nun özerk yapısının içini boşaltacak şekilde yeni bir düzenleme yapılması, yargının, tamamen yürütmenin denetimi altına alınması için atılmış bir adımdır. Adalet bakanına tanınan yetkiler Yargı bağımsızlığını bitirir. Yetmez ama evet HSYK sı bile fazla görülmeye başlandı.

Yasa Teklifi Ne Getiriyor?

Meclise yeni sunulan yasa teklifinde;

• HSYK’nun yönetmelik çıkarma ve genelge yayınlama yetkisi kaldırılıyor.
• Kurul üyeleri hakkında, suç soruşturması ve disiplin işlemlerini yürütmek ve bu konuda gerekli kararları verme yetkisi, Adalet Bakanını veriliyor.
• Adalet Bakanlığı müsteşarı, HSYK dairelerinden birinin başına getiriliyor.
• Kurulun genel sekreter ve genel sekreter yardımcılarını atama yetkisi, tamamen adalet bakanına veriliyor.
• Hakim ve savcılarla ilgili disiplin ve ceza soruşturması izni verme yetkisi Adalet Bakanına veriliyor.
• HSYK'nun genel kurul toplantılarına başkanlık etme yetkisi, adalet bakanına veriliyor.
• Adalet Bakanı, HSYK adına açıklama yapma, hakimler ve savcılar ilgili tayin ve terfi kararlarını işleme koyma gibi her türlü yetkiyi kendinde topluyor. Kurulun tüm yetkileri adalet bakanına devrediliyor.

HSYK içi boşaltılmış, işlevsiz ve yetkisiz bir kurula dönüştürülüyor. Kanunla HSYK ortadan kaldırılabilseydi, muhtemelen bu kanuna HSYK’nun kaldırılması düzenlemesi de eklenecekti. Ancak HSYK, Anayasa ile kurulduğundan kaldırılması da ancak Anayasa değişikliği ile mümkündür. Bu Anayasal güvence de olmasaydı; muhtemelen HSYK da kaldırılacaktı.

İstanbul Adliyesi'nde, başsavcı ve savcı arasında yaşanan yetki uyuşmazlığı üzerine HSYK inceleme başlatmıştır. Ayrıca ilk defa, adli kolluk amiri olarak görev yapan bir emniyet müdürü hakkında da inceleme başlatıldı. Daha inceleme kararı adalet bakanı'nın önüne gitmeden "kurul başkanı" sıfatıyla, adalet bakanı, başsavcı ve İstanbul emniyet müdürü hakkında soruşturma izni vermeyeceğini ama savcı hakkında izin vereceğini söyleyerek elindeki yetkiyi, hangi yönde kullanacağını belirtmiş oldu.

Burada, yeni yasa ile yargı, yürütmenin bir parçası haline getirilmek isteniyor. Böylelikle yargının bağımsızlığı, tamamen ortadan kaldırılıyor. Yeni yasa yürürlüğe girdiğinde artık hiçbir hakim ve savcı bağımsız hareket edemeyecek, bağımsız kararlar veremeyecek ve adalet bakanının birer memuru olarak çalışmak zorunda kalacaktır. Bugün yapılacak yasal düzenlemelerle yürütme, yargıya karşı kendisini güvenceye almış olabilir ama uzun vadede, yargının ontolojisini bozacak düzenlemelerin ileride nasıl büyük sorunlara yol açacağı, herkes tarafından biliniyor. Bu yolla, yargının var olma amacı ortadan kalkmış olacaktır.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi; yargı, yürütme ve yasamayı birbirinden bağımsız erkler olarak öngörür. Yargının, yürütmeye bağlı olduğu yapı içerisinde kuvvetler ayrılığı değil olsa olsa totaliter bir yapı olur.

Yapılacak düzenleme, yargıda, cumhuriyetin kuruluş dönemindeki yapıya dönüştür. 1961 Anayasası sonrasında, yargı özerkliği adına, aşama aşama kat edilen bütün kazanımların geri alınarak yok edilmesidir.

Birilerinin ortaya atmış olduğu cemaat kadrolaşmasıyla mücadele etmek adına, yargının bağımsızlığını yok edecek bir düzenlemeye gidilmesini anlamak mümkün değildir. Cemaatle mücadeleyi kurumlar üzerinden yapmaya çalışmak, kurumlara zarar verir. Düzenlemeye konu edilen HSYK, halk ekmek işletmesi gibi herhangi bir kurum değil, bağımsız yargı için olmazsa olmaz bir yapıdır.

Yeni düzenlemede, HSYK ile yetinilmediği gibi yüksek mahkemelerinde yapılarına neşter vuruluyor. Bu yasanın, öfkenin hakim olduğu bir anlayışla hazırlandığı açıktır. Bu nedenle yanlış adımdan dönülmesi gerekir. Öfke sarmalındayken doğru bir adım atılamayacağı gerçektir.

HSYK’nun yapısında bir değişikliğe gidilecekse dahi; daha sakin bir ortamda, ülke gündeminin bu kadar gergin olmadığı bir dönemde ve yargı içindeki muhataplarla yapılacak uzun görüşme ve tartışmalar sonrasında yapılması gerekir.

Okuyucu Yorumları
Karakese.com | Çukurova Bölgesinin En Güncel Bilgi Sitesi
HSYK Göbekten Adalet Bakanlığı'na Bağlanıyor