26 Aralık 2015 Cumartesi, 15:09
'Yapılan ODTÜ'yü karalamaktır'
'Yapılan ODTÜ'yü karalamaktır'
  Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Yapılan ODTÜ'yü karalamaktır" dedi.   ODTÜ yerleşkesindeki mescit tartışmalarıyla ilgili açıklamada bulunan Ağbaba, "Biz herkesin ibadetini özgürce yapmasını savunuyoruz. Buna müdahale edilmesini de asla kabul etmiyoruz ama burada bir ibadete müdahale yok. Tamamen bilgi kirliliği, tamamen aktrollerin yapmış olduğu bir kirlilik. Ayakta kalabilen, konuşabilen, bilim üretebilen, dünyanın en saygın üniversiteleri arasına girebilen tek üniversite ODTÜ'dür. ODTÜ, AKP'nin de, başkalarının da, diktatörlerinde zulmüne teslim olmaz. Bizde bu konuda bilim üreten ODTÜ'nün yanında olduğumuzu söylemek istiyorum" diye konuştu.   Ağbaba, ODTÜ'de kimsenin ibadetine ve nasıl giyinileceğine karışılmadığını iddia ederek, şunları söyledi: "Kimsenin ibadetine, nasıl giyineceğine, hele hele ODTÜ gibi bir üniversitede karışılmadığını herkes biliyor. ODTÜ'de herkesin özgürce örgütlenebildiğini herkes biliyor. Bu yapılan saldırı ODTÜ'nün bilimine yapılan saldırıdır. Geçtiğimiz dönemde de gördük. Bu kabul edilemez bir şey. Herkes inancını, ibadetini özgürce yapmalıdır, yapabilmelidir. Hele hele ODTÜ'de yapmalıdır. Özgürce insanların okuyabildiği, fikir üretebildiği, özgürce örgütlenebildiği bir üniversite olmasını diliyoruz. ODTÜ'de de hepinizin bildiği gibi hem 2 camisi, 15'in üzerinde mescidi var. Bu konuda yapılan tamamen bilgi kirliliği ve ODTÜ'yü karalamaktır."   AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal'ın 'Cizre'ye girdiğimiz gibi ODTÜ'ye gireriz' dediğini ileri süren Ağbaba, "Oraya geçmişin faşist cunta liderleri de giremedi. ODTÜ diz çökmez. ODTÜ diz çökmeyecektir de. O söylenen birçok şeyinde yalan olduğunu da biliyoruz. 'Cizre'ye girdiğimiz gibi ODTÜ'ye gireriz' demekte bir terördür" ifadelerini kullandı.   "Türkiye, en zorlu dönemlerden geçiyor"   Türkiye'nin zorlu bir dönemden geçtiğini savunan Ağbaba, sözlerini şöyle sürdürdü: " Türkiye belki bu coğrafya itibariyle tarihimizin yaşamış olduğu  en zorlu dönemlerden geçiyor. Çok karışık bir dönemdeyiz. Ne zaman, ne yaptığımızı bilmeyen bir dış politikayla karşı karşıyayız. Bir taraftan dünyanın önemli güçlerinden ayar, fırça yiyen bir ülke bir taraftan şimdiye kadar 'terörist' dediği bir ülkeyle iş birliği yapmaya çalışan bir ülke konumundayız. Rusya Devlet Başkanı Putin'in söylediği şeyler yenilir, yutulur şeyler değil. Cevap verilmiyor, görmezden geliniyor. Geçtiğimiz günlerde söylemiş olduğu bir şey var ki önümüzdeki dönemde çok tartışılacağa benziyor. G20 zirvesinde Erdoğan'ın Putin'in ifadesiyle bir şeyler talep etmesi ve bunun sır olarak kalması, uluslar arası hukuka uymayan taleplerle ilgili bir söylemi vardı. Ayrıca Putin hem Cumhurbaşkanı hem Başbakana, hükümete argo ağzıyla hakarete varan şeyler söylüyor. Hükümet yine bu konuda sessiz kalıyor. Özellikle geçtiğimiz günlerde Putin'in söylemiş olduğu bir şey var ki bu hükümet bunu görmedi. Herkese efelenen, fırça atan, muhalefeti susturan, gazetecileri yazdıklarından dolayı cezaevine atan hükümete, Putin 'eğer Türkiye yönetiminden biri ABD'nin bir yerini yalamak istediyse, doğru hareket edip etmediklerini bilemem' diyor. Bu sokaktaki insanın söylemeyeceği bir şey. Cumhurbaşkanı'ndan beklenen şey, buna çok sert cevap vermesi. Ama bu konuda Putin'in söylediklerini duymazdan geliyor. Bunun altını çizmek gerekiyor. Niye Putin'e bu sertlikte cevap vermiyor? bilemiyorum. Putin'in söylediklerini de Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yurttaşı olarak kabul etmediğimizi söylemek istiyorum. Hükümet ne olursa olsun, bizim konumumuz ne olursa olsun onu da belirtmek gerekiyor."   "Tezatlar içerisinde bir durum"   Musul'dan Türk askerlerinin geri çekilmesiyle ilgili de bir değerlendirmede bulunan Ağbaba, "Geçtiğimiz haftalarda Musul'a bir asker takviyesi yapıldı. Ardından hükümet bu konuda geri çekmeyeceğini, Irak'ın tepkisi üzerine geri çekmeyeceğini, daha fazla göndereceğini, bunun bir hakkı olduğunu söyledi. Biz bu konuda uluslararası hukuka aykırı olduğunu Cumhuriyet Halk Partisi olarak söyledik. Ama her zamanki gibi talimatı Beyaz Saray'dan alan hükümet ve Cumhurbaşkanı, Obama'nın talimatıyla askerleri bir günde geri çekti. Buda tezatlar içerisinde bir durum" ifadelerini kullandı.   "İslam ittifakı gibi değil"   Ağbaba, Suudi Arabistan liderliğinde, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 34 ülke 'Teröre Karşı İslam İttifakı' adıyla yeni bir koalisyon kurulmasıyla ilgili olarak, "Bir taraftan Ortadoğu coğrafyasından kan akarken bir taraftan Ortadoğu'nun lideri diye sunulan Türkiye ve Cumhurbaşkanı birden bire Suudi Arabistan'ın oluşturmuş olduğu bir birliğe katılma kararı aldı. Bu birliğinde mezhepçi bir birlik olduğunu söylemekte fayda var. Özellikle bir İslam ittifakı gibi geçiyor ama bu İslam ittifakı gibi değil. Bu sadece Suudi Arabistan, Türkiye, Katar gibi ülkelerin oluşturduğu bir birlik" dedi.   "İsrail devleti bizim açımızdan Filistin halkına zulmeden, onları katleden bir devlettir"   İsrail devletinin Filistin halkına zulmeden, onları katleden bir devlet olduğunu savunan Ağbaba, şunları söyledi: "Yine düne kadar 'terörist' devlet ilan edilen, her ortamda üst perdeden söylenen 'terörist' lafı birden bire 'İsrail bizim dostumuzdur' durumuna geldi. İsrail bu coğrafyada hiç kimsenin dostu değil. Bunu baştan belirtmek lazım. İsrail devletinin yapmış olduğu şeyleri hep beraber izliyoruz, görüyoruz. İsrail devleti orada yıllardan beri var olma mücadelesi veren bir halka hayat hakkı bile tanımıyor. İsrail devleti bizim açımızdan Filistin halkına zulmeden, onları katleden bir devlettir. Bizim için değişen bir şey yoktur. AKP ne derse desin, Cumhurbaşkanı ne derse desin İsrail devleti, Filistin halkına zulmeden, onları katleden, Gazze'de 5 ve 7 yaşında çocukları devlet eliyle katleden bir devlettir. Yine geçtiğimiz günlerde Suriye'de önemli bir Filistinliyi suikastla katletti. İsrail devleti bizim açımızdan yıllardan beri var olma mücadelesini veren Filistin halkının düşmanıdır, mazlum bir halkın düşmanıdır, onları katletmektedir. Bunun altını çiziyoruz. Nokta. Biz tabi ki İsrail'de yaşayan yurttaşları hedef almıyoruz. Hiçbir zamanda almadık. Ama dün İsrail'e 'terörist' diyen, İsrail devletini hiçbir koşulda muhatap almayan, her bulunduğu ortamda İsrail'e hakaret, küfreden yine yukarıdan aldığı talimatla, birden bire herhalde bir telefon görüşmesiyle İsrail'le ilişkilerini düzeltme yoluna gitti. Ortada kirli pazarlıklar var. Düne kadar Mavi Marmara'da İsrail'in hunharca katlettiği insanların kanı 20 milyon dolara satıldı gözüküyor. Acaba bu konuda şimdiye kadar İsrail'e meydan okuyan örgütler ne diyecek? Acaba bu meşhur Mavi Marmara gemisini yola çıkaran dernek ne diyecek? Şimdiye kadar Cumhurbaşkanı, AKP kandırılmaya çok müsait. 'Fethullah bizi kandırdı' diyordu. 'PKK bizi aldattı' diyordu. Şimdi herhalde meşhur örgütün başkanı 'bizi kandırdı İsrail'e karşı' diyebilir. Bunu da bazı medya görmezden gelebilir. Cumhurbaşkanı'nı kahraman ilan edebilir. Ama tekrar söylüyoruz yapılan şey hakikaten Türkiye'nin son dönemde şimdiye kadar yaşamadığı bir dış politikayla karşı karşıyayız. Dış politikada bir bataklığa saplanmış durumdayız. Bu hükümetin, bu bataklıktan çıkması mümkün değil. Bu hükümetin maalesef hem bölgedeki itibarı yok olmuştur hem de Avrupa'daki itibarı yok olmuştur. Artık Türkiye bir Ortadoğu ülkesidir. Ortadoğu ülkesi gibi gözükmektedir. Ortadoğu ülkesi denilince akla ne geliyor? 'Beyrut'ta bomba patladı, 10 kişi öldü. Bağdat'ta bomba patladı 20 kişi öldü' deniliyordu. Şimdi ne oluyor? Türkiye'de bomba patladı 104 kişi ölüyor. Bomba patlıyor 33 kişi ölüyor. Ülkenin bir bölgesi Suriye'den faklı bir konumda değil. Ağır silahlarla binalar bombalanıyor. Sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Bir tane kadın öldürülüyor, 7-8gün sokağın ortasında yatıyor. Ve vicdan sahibi hükümeti destekleyen bir tek medyadan çıt çıkmıyor. Vicdan sahibi bir tek kimseden çıt çıkmıyor. Türkiye'de, dünyada silahlı bir güç olacaksa sadece devletin olur. Onun dışında silahlı bir gücün olması kabul edilemez. Eğer bir silahlı güç varsa onla devletin mücadele etmesi meşrudur, doğrudur. Ancak orada masum insanların sokak ortasında katledilip, 7-8 gün sokakta bırakılması kabul edilemez. Terörle mücadele etmek lazım. Askere, polise kurşun sıkanlarla mücadele etmek kesinlikle lazım. Tedbir almak kesinlikle lazım. Ama bir kadının cenazesinin 7-8 gün sokakta beklemesinin hiçbir vicdanda yeri yok. Bunu herkesin söylemesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde bir kadın 10 yaşındaki ölen çocuğunu koynunda, derin dondurucuda sakladı. Bunu da söylemek lazım. Hani her şeyde dünyanın herhangi bir ülkesinde bir haksızlık olduğu zaman kalkıp Soykan Parkı'nın önünde açıklama yapan Malatya'nın meşhur derneklerine söylüyorum, acaba öldürülen 7-8 gün sokakta kalan kadın hakkında ne düşünüyorlar? Yine o derneklere söylemek istiyorum, İsrail konusunda ne düşünüyorlar acaba? İsrail devleti, terör devleti mi? Filistin'e zulmeden devlet mi?"/FERDİ DURDU    
Okuyucu Yorumları
Karakese.com | Çukurova Bölgesinin En Güncel Bilgi Sitesi
'Yapılan ODTÜ'yü karalamaktır'